بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ فَأۡتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٣١

Firavun: Eğer doğru söylüyorsan, haydi getir onu, dedi.

– İbni Kesir

فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ ٣٢

Bunun üzerine o asasını attı, bir de ne görsün; apaçık bir ejderhadır.

– İbni Kesir

وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ ٣٣

Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır.

– İbni Kesir

قَالَ لِلۡمَلَإِ حَوۡلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ ٣٤

Çevresinde bulunan ileri gelenlere dedi ki: Şüphesiz bu, belletilmiş bir büyücüdür.

– İbni Kesir

يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِۦ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ ٣٥

Sizi büyüsüyle memleketinizden çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?

– İbni Kesir

قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَٱبۡعَثۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٣٦

Dediler ki: Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar gönder.

– İbni Kesir

يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٖ ٣٧

Belletilmiş tüm büyücüleri sana getirsinler.

– İbni Kesir

فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٣٨

Büyücüler belli bir günün tayin edilen vaktinde toplandılar.

– İbni Kesir

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلۡ أَنتُم مُّجۡتَمِعُونَ ٣٩

İnsanlara: Siz de toplanır mısınız? denildi.

– İbni Kesir

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤٠

Eğer onlar galip gelirlerse; büyücülere belki biz de tabi oluruz.

– İbni Kesir

فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُواْ لِفِرۡعَوۡنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤١

Büyücüler geldikleri vakit, Firavun'a dediler ki: Galip gelenler biz olursak; muhakkak bize bir ücret vardır değil mi?

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu